Atriyal Fibrilasyon Nedir ?
Atriyal fibrilasyon (Af) bir ritim bozukluğudur. Teknoloji ve yaşam kalitesindeki artışa bağlı olarak beklenen ömür artmıştır. Yaşın ilerlemesi ile beraber daha önce daha az gördüğümüz hastalıklar artmış bunlar klinikte önemli problemler olmaya başlamıştır. Af bunlara iyi bir örnektir. Sıklığı yaşla birlikte artar. 70 yaşın üstünde en sık görülen ritim bozukluğudur. Bununla birlikte bazı insanlarda genetik yatkınlık ve bazı kalp hastalıklarına ikincil genç hastalarda da görülebilir. Bazen sessiz olabileceği gibi kalbin düzensiz ve hızlı çalışmasına bağlı olarak çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı şiklayetleri ile hastalar acil servise başvurur. Kalbin 4 büyük odacığı vardır. İkisi atriyum, ikisi ventrikül olarak ayrılı. Af’de atriyumlar (kulakçıklar) düzenli kasılma özelliklerini kaybederek fibrilasyon (atriyum kasının güç üretemediği durum) meydana gelir. Bu durumda kan atriyumdan efektif bir biçimde ventriküllere atılamaz. Fakat dolaşımın sağlanması için atriyumun katkısı şart değildir ya da minimaldir. Ventriküller baskın rol oynar. Dolayısı ile hastanın tansiyonunda, genel durumunda bir bozukluk olmaz. “… af beyne pıhtı atarak felce neden olabileceği için tedavisi çok önemlidir.” Fakat atriyum içinde kan hızlı hareket edemediği için kan göllenir ve trombüse (pıhtı) neden olabilir. Dolayısı ile af beyne pıhtı atarak felce neden olabileceği için tedavisi çok önemlidir.
Af ataklarında eğer hasta kendini kötü hissediyor, genel durumu bozuk ve tansiyonu düşük ise hastanın normal sinüs ritmine acilen çevrilmesi gerekir. Bu durumda hastaya elektriki kardiyoversiyon (şoklama) yapılır. Bu işlem için hasta kısa bir süre uyutulup kalbine bir anda yüksek enerji verilerek normal ritmin ortaya cıkması için fırsat verilir. Hasta ve hasta yakınlarının düşündüklerinin aksine oldukça güvenli bir yöntemdir. Buradaki en önemli soprun daha önceden kalbin içerisinde var olan pıhtının işlem ile beraber hareket edip felce neden olup olmayacağıdır. Bu durumda her zaman kar zarar hesabı yapılır. Az önce belirtilen klinik durumda hasta stabil olmadığı için kardiyoversiyon işlem acilen yapılmalıdır. Ama hastanın genel durumu iyi ise kardiyoversiyon yapmadan önce trasözefageal eko (ağızdan hortum yutturularak kalbe bakmak) yapılarak kalpte pıhtı olup olmadığı teyit edilir. Pıhtı varsa önce pıhtı önler ilaçlar verilerek pıhtı kaybolduktan sonra kardiyoversiyon yapılabilir.
Genellikle hastalar polikliniğe çarpıntı, kalp ritminde düzensizlik şikayeti ile genel durumu iyi olarak başvururlar. Doktor ekg’sine bakarak o an da ritim bozukluğu var ise tanıyı koyabilir. Tanıyı koyduktan sonra yapılacaklar sırası ile yapılır. Burada en önemlisi hastanın ritim bozukluğunun bazen olup bazen kendiliğinden düzelmesidir. Bu durumda hastalar doktorun yanına geldiğinde ritmi normal olabilir. “Yapılan çalışmalarda ara ara af’ye girenlerle devamlı af’ye girenler arasında beyne pıhtı atması yönünden bir fark bulunamamıştır.” O zaman tanıyı koymak güçleşebilir. Böyle durumlarda 24 saat ritim kaydı yapan cihazlarla hastanın ritminin kayıt altına alınması gerekebilir. Yapılan çalışmalarda ara ara af’ye girenlerle devamlı af’ye girenler arasında beyne pıhtı atması yönünden bir fark bulunamamıştır. Dolayısı ile ara ara af’ye giren hastaların tanınması ve gerekli tedaviyi alması önemlidir.